Modern yaşam tüketimi artırmak için rekabeti teşvik etmiştir. Rekabet kıskançlığa, kıskançlık ise mutsuzluğa dönüşmüştür. Gerçekte memnuniyet ve şükür duygusundan yoksun bir hayat, anlamlı değildir. Payına düşenden memnun olmayan insan kıskançlık duyar. O, fakirliktir. Aza kanaat etmeyip hep çoğu isteyen kişi, zengin de olsa yoksuldur. Gerçek zengin, elindekilere memnun olandır.
Kıskançlığın önemli boyutlarından birisi de kadın erkek ilişkilerinde yaşanır. İlişkilerin tehlikeli dünyasında kıskanç tipler ilişkiyi çekilmez hâle getirebilirler. Kıskançlık ve kuşku fırtınasını, arkasında genelde sevgi ve ilgi isteği yatar.
Kıskançlık patlaması, suçlamayı doğurur. Suçlama, kavgaya dönüşür. Gece uykuda eşini uyandırıp “Rüyanda kimi görüyordun?” diye soran eş, ilişkiye zarar verir. Amacı sevgiyi artırmak iken böyle bir davranışla hedefe giden yolu tıkar.
Bazı kıskançlık türleri beyindeki kıskançlık ve kuşkuculuktan sorumlu alanların kimyasının bozulmasıyla ilgidir ve ilâçla düzelebilir.
Kıskançlıkta seks yaşantısı önemlidir. Kadın cinsel etkileme gücünü artırırsa eşinin bağlılığını daha da kuvvetlendireceğini bilmelidir. Yatak odasındaki kimlikle mutfaktaki ya da salondaki kimlikler aynı olmamalıdır.
Cinsel heyecanın ve çekiciliğin temelinde öz güven vardır.
Güzel olandan ziyade öz güven sahibi kadın, erkeği kendisine çeker. Diğer önemli nokta da, eşlerin birbirlerine verecekleri en büyük hediyenin onlara güven olduğunu bilmeleridir. Kadın kocasına, ona inanmaktan daha büyük bir büyük armağan veremez. Kadın erkek ilişkisini sadece cinsel mutluluğa indirgemek gerçekçi değildir. Sevilen, değer verilen, paylaşılan ilişki, romantik duyguların büyüsü, iki tarafı da mutlu edecek güce sahiptir.